Bir Yardım Çağrısı Olarak İntiharlar ve İntihar Girişimleri: Kapsamlı Bir İnceleme
Günlük dilde kendi yaşamına son verme anlamına gelen intihar, çok eskiden beri sokaktaki insandan bilim insanlarına kadar herkesin ilgisini çekmiş karmaşık bir olgudur. Bu olgu bir yandan etik ve dini açıdan tartışılırken, diğer yandan kapsamlı bilimsel çalışmalara konu olmuştur. Etik ve dini tartışmalar; doğru-yanlış, erdemli-erdemsiz, günah-günah olmayan gibi değer yargısı içeren sorular üzerinde yoğunlaşmıştır. Bireyin kendi yaşamına son verme hakkına sahip olup olmadığı, intiharın bazı koşullarda erdemli bir davranış sayılıp sayılmayacağı, günah olup olmadığı, yaşamın anlam ve amacının ne olduğu gibi sorular bu tartışmaların odak noktalarını oluşturmuştur.
Felsefi ve Dini Yaklaşımlar
Eflatun intiharı anormal bir davranış ve devlete karşı işlenen bir suç olarak değerlendirirken, Aristo toplumsal bir görevin ihmali olarak nitelendirmiştir. Buna karşın Camus, yaşamın anlamsızlık ve boşluğunu vurgulayarak intiharın normal bir tepki olduğunu öne sürmüştür. İslamiyet, Hıristiyanlık ve Musevilik gibi büyük dinlerde ise bireyin kendi yaşamına son vermesi günah olarak kabul edilmiştir.
Bilimsel Araştırmaların Gelişimi
İntihar konusuna bilimsel yaklaşım çabaları başlangıçta etik ve dini tartışmalarla iç içe yürütülmüş, ancak zamanla intihar bu tartışmalardan bağımsız olarak açıklanması gereken bir olgu olarak ele alınmaya başlanmıştır. Günümüzde intihar konusundaki bilimsel çalışmalar, birbirini dışlamayan fakat ayırt edilebilir iki farklı amaçla yürütülmektedir.
Birinci amaç, temel amacı yaşamak olan bir canlının niçin kendi isteği ile yaşamına son verdiği sorusunu yanıtlamaktır. Bu soru, insanla ilgili bilim dallarında çok sayıda kuramsal görüşün ortaya çıkmasına ve bunları test eden araştırmaların yürütülmesine neden olmuştur.
Risk Grupları ve Klinik Yaklaşımlar
İntihar, stres yaratan yaşam koşullarına tepki veren “normal” bireylerden ağır ruhsal sorunları olan hastalara kadar uzanan geniş bir kitlede görülebilmektedir. Bu nedenle, intihar riski taşıyan hastaların teşhis edilmesi, risk gruplarının belirlenmesi ve gereken önlemlerin alınması sağlık alanında çalışan uygulamacıların temel sorunu haline gelmiştir.
Araştırma sonuçlarına göre yüksek risk grupları şunlardır:
- 45 yaşın üstündekiler
- Bekar, boşanmış ya da dul olanlar
- İşsizler
- Erkekler
- Psikiyatrik bozukluğu, özellikle duygulanım bozukluğu olanlar
- Alkol ve madde bağımlıları
- Kronik fiziksel ya da ölümcül hastalığı olanlar
İntihar girişimi açısından risk grubunu ise:
- Gençler
- Kadınlar
- Bekarlar
- İşsizler
- Daha önce intihar girişimi olanlar oluşturmaktadır
Stres Faktörleri ve Kriz Durumları
İntihar riski açısından önemle üzerinde durulan bir diğer grup, stres yaratan yaşam olaylarıyla karşı karşıya kalan ve olağan sorun çözme davranışlarıyla bu olayların üstesinden gelemeyen bireylerdir. Evlilik sorunları, statü değişikliği, işsizlik, ekonomik sorunlar, boşanma, sevilen birinin kaybı, hastalık, sosyal ya da doğal felaketler bu tür stres yaratan yaşam olaylarına örnektir. Bu yaşam olaylarının bir veya birkaçının üst üste gelmesi, bireyin başa çıkma mekanizmalarını zayıflatmakta ve “kriz” durumu oluşturmaktadır.
Psikolojik Teoriler ve İntihar
Freud, intihar davranışını kişinin kendine yönelttiği bir saldırganlık olarak görmekte ve bu saldırganlığın sevilen bir objenin kaybından duyulan öfkeden kaynaklandığını öne sürmektedir. Freud’a göre intihar eden kişiler, yaşamlarının ilk dönemlerinde ebeveynleriyle sağlıklı ilişkiler kuramamış, travmatik engellenmeler yaşamış ve gereksinmeleri karşılanmamış kişilerdir.
İntihar ve İntihar Girişimlerinin Farklılıkları
Farberow ve Shneidman, intihar davranışının en belirgin psikopatolojik yönünün bir yardım çağrısı olduğunu vurgulamaktadırlar. İntihar nedenlerinin başında duyulan acı, acıdan kurtulma uğraşı, gereksinimlerin engellenmesi ve bunların doğurduğu gerginlik gelmektedir.
İntihar ve intihar girişimleri arasındaki temel farklar şunlardır:
- İntihar çözüme kapalı, ilişkilerin kesildiği, içe dönük bir durumdur
- İntihar girişimi çözüme izin veren, ilişkilerin devam ettiği, dışa açık bir durumdur
- İntiharda baskın duygu umutsuzluk ve çaresizliktir
- İntihar girişimlerinde uzaklaşma, seçim yapamama, yitim ve reddedilme duyguları ön plandadır
Acil Müdahale ve Tedavi
İntihar düşüncesi, eğilimi veya girişimi olan her kişi acil müdahaleyi gerektiren bir vakadır. Özel risk grubunu depresif, şizofrenik hastalar, alkol ve madde bağımlıları, kişilik bozuklukları olan bireyler oluşturur. Bu kişilerde görülebilecek belirtiler:
- İçe kapanma ve ilişki kuramama
- İntihar planları yapma
- Yöntem araştırma
- Başarısızlık, işe yaramama duygularından söz etme
- Umutsuzluk, değersizlik, karamsarlık ifadeleri
- Çözümsüz sorunlar hakkında sürekli konuşma
- Yaşamda bir amaç ve anlam olmadığını belirtme
Bu durumda profesyonel yardım almak ve gerektiğinde hastanede yatarak tedavi olmak hayati önem taşımaktadır.